Zorlama Hapsi ve Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkı


Anayasa Mahkemesi’nin 2020/15967 başvuru numaralı 20.5.2021 tarihli kararı, 30.9.2021 tarihli 31614 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır. 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca, aile mahkemesi tarafından, alt sınırdan uzaklaşılarak verilen zorlama hapsi kararının, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlali teşkil etmediği yönünde hüküm kurulmuştur. Sair kararda;

“11.Sivrihisar Asliye Hukuk Mahkemesince (aile mahkemesi sıfatıyla) 4/9/2019 tarihinde başvurucu hakkında 6284 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a), (c) ve (f) bentleri uyarınca altı ay süreyle geçerli olmak üzere lehine tedbir istenen kişiye (müştekiye) karşı şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmamasına, bu kişiyi iletişim araçlarıyla veya sair surette rahatsız etmemesine, lehine tedbir istenenin bulunduğu konuta, okula ve işyerine yaklaşmamasına karar verilmiştir.
….

16. Sivrihisar Cumhuriyet Başsavcılığı, başvurucunun hakkında verilen uzaklaştırma kararını müştekiye mesajlar atmaya devam ederek ve Polatlı ilçesi Kartaltepe AVM girişinde yine müştekinin yanına giderek ihlal ettiği gerekçesiyle Sivrihisar Asliye Hukuk Mahkemesine başvurmuştur.


17. Sivrihisar Asliye Hukuk Mahkemesi (aile mahkemesi sıfatıyla) 2/3/2020 tarihli ek kararıyla başvurucunun tedbir kararını ihlal ettiği gerekçesiyle 7 gün zorlama hapsine tabi tutulmasına karar vermiştir.
…..

56. Anılan hükme göre tedbir kararının başka bir yargı alanı içinde ihlal edilmesi hâlinde zorlama hapsi kararının ihlalin gerçekleştiği yer mahkemesince verileceği anlaşılmaktadır. Somut olayda başvurucu hakkındaki zorlama hapsinin ihlalin gerçekleştiği yer mahkemesince değil ilk defa tedbir kararı veren Sivrihisar Asliye Hukuk Mahkemesince (aile mahkemesi sıfatıyla) verildiği görülmektedir. Bu bağlamda somut olayda itirazı incelemekle görevli Çifteler Asliye Hukuk Mahkemesi başvurucunun yetki yönündeki itirazına ilişkin olarak söz konusu Uygulama Yönetmeliği’nde düzenlenen yetkinin kesin olmadığını belirtmiştir. Yargıtay da konu ile ilgili olarak önüne gelen davalarda 6284 sayılı Kanun uyarınca zorlama hapsine karar verilmesi yetkisinin tedbir kararını veren mahkemeye ait olduğunu belirtmiş ve Kanun’un 13. maddesinin nasıl uygulanması gerektiğini bu şekilde ortaya koymuştur (bkz. § 28). Gerek 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 18. maddesinde gerekse 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 19. maddesinde yetki itirazının ilk itiraz olarak düzenlendiği görülmektedir. Dolayısıyla Türk hukukunda somut olay açısından yer bakımından yetki kamu düzenine ilişkin bir durum olarak kabul edilmemektedir. Bu itibarla başvurucu hakkındaki zorlama hapsinin hangi yer mahkemesi tarafından verildiğinin tutmanın hukuka uygunluğu bağlamında bir etkisi yoktur. Esasen tutuklamaya karar verme yetkisine sahip olan farklı yerdeki mahkemeler arasında hâkimlik teminatı, mahkemelerin tarafsızlığı veya bağımsızlığı yönünden hiçbir farklılık bulunmamakta olup anılan hâkimler tümüyle aynı güvencelere sahiptir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Yıldırım Turan [GK], B. No: 2017/10536, 4/6/2020, § 145). Bu yönüyle başvurucunun tutulmasının kanunda öngörülen usule uygun olduğunun kabul edilmesi gerekir.

59.Son olarak başvurucunun tutulmasının ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bu kapsamda mahkemeler tarafından verilen kararın meşru amacı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı arasında makul bir denge kurulup kurulmadığı incelenmelidir. Somut olayda başvurucu, yaklaşmama tedbirine aykırı hareket ettiği için 7 gün zorlama hapsine tabi tutulmuştur. 6284 sayılı Kanun’un 13. maddesine göre zorlama hapsinin -ihlal edilen tedbirin niteliğine ve aykırılığın ağırlığına göre- üç günden on güne kadar olabileceği öngörülmüştür. Somut olayda Sivrihisar Asliye Hukuk Mahkemesi (aile mahkemesi sıfatıyla) mağdurun şikâyeti üzerine yaptığı inceleme sonunda olayın özelliklerini dikkate alarak kanunda öngörülen aralık içinde kalmak suretiyle alt sınırdan uzaklaşarak 7 gün zorlama hapsine hükmetmiştir. Başvurucunun itirazını değerlendiren Çifteler Asliye Hukuk Mahkemesinin ise itirazda belirtilen hususları inceleyerek somut olayın özelliklerini gözönüne almak suretiyle başvurucu hakkında hükmedilen zorlama hapsinin hukuka uygun olduğu sonucuna vardığı görülmektedir.

60.Açıklanan gerekçelerle başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir. “

yönünde hüküm kurulmuştur.

Anayasa Mahkemesi kararına aşağıdaki link üzerinden erişebilirsiniz.

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2020/15967


Bekleme Süresi (İddet Müddeti)

Boşanın kadının, yeniden evlenmesi için yasada belirlenen bekleme süresi (iddet müddeti), Medeni Kanun’un 132. maddesinde düzenlenmektedir. Sair hüküm;


“Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez.


Doğurmakla süre biter.


Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.”


şeklindedir. 300 günlük süre, boşanmanın kesinleşmesi ile işlemeye başlamaktadır. Nitekim, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 26. maddesi ise “kadının bekleme süresi, mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren hüküm ifade eder” şeklindedir. Bekleme süresi, kesin olmayan evlenme engellerindendir, 300 günlük süre geçmeden evlenmenin gerçekleşmesi, evliliğin butlanını gerektirmez.


İddet müddeti içerisinde, kadının doğum yapması halinde Medeni Kanun’un 132. maddesinin 2. fıkrası gereğince, iddet müddeti kadın için sona erecektir. İddet müddeti içinde doğan çocuğun soybağı ile ilgili olarak yasada iki ayrı düzenleme mevcuttur. Bunlardan birincisi, Medeni Kanun’un 285. maddesinde düzenlenen babalık karinesidir. 285. madde,


“Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.”


şeklindedir. 290. madde ise,


“Çocuk evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğmuş ve ana da bu arada yeniden evlenmiş olursa, ikinci evlilikteki koca baba sayılır.


Bu karine çürütülürse ilk evlilikteki koca baba sayılır.”


hükmünü ihtiva etmektedir. Bekleme süresinin kaldırılması talebinde görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise ‘çekişmesiz yargı işlerinde yetki’ başlıklı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 384. maddesi uyarınca, talepte bulunan kişinin oturduğu yer mahkemesidir.

Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun COVID-19 PCR Test Sonucu ve Aşı Bilgisi Uygulamalarına İlişkin Kamuoyu Duyurusu

Kişisel Verileri Koruma Kurumu 28.09.2021 tarihinde resmi internet sitesinde, Covid-19 PCR T,test sonucu ve aşı bilgisi uygulamalarına ilişkin bir kamuoyu duyurusu yayınlamıştır. Sair duyuruda;

“Covid-19’un sebebiyet verdiği salgın hastalığın kamu güvenliği ve kamu düzenini tehdit etmesi sebebiyle hastalığın yayılımını engellemek amacıyla Covid-19 aşı bilgisi ve/veya negatif sonuçlu PCR test bilgisinin anılan madde hükmü kapsamına giren kamu kurum ve kuruluşlarınca yürütülen önleyici ve koruyucu faaliyetler kapsamında işlenmesinin önünde bir engel bulunmadığı, dolayısıyla söz konusu kişisel veri işleme faaliyetlerinin Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi kapsamında gerçekleştirilebileceği, bununla birlikte, Covid-19 salgını kapsamında yürütülen kamu güvenliğini ve kamu düzenini koruma amacına yönelik faaliyetler dışında kalan ya da bu amacı aşan nitelikteki kişisel veri işleme faaliyetlerinin Kanun kapsamında yer alacağı değerlendirilmektedir.”

ifadelerine yer verilmiştir. Kamuoyu duyurusu metnine, aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/7055/COVID-19-PCR-TEST-SONUCU-VE-ASI-BILGISI-UYGULAMALARINA-ILISKIN-KAMUOYU-DUYURUSU

Marakeş Anlaşması’nın Onaylanması Hakkında Karar

Kör, Görme Engelli veya Başka Bir Nedenle Basılı Materyal Okuma Engelli Kişilerin Yayımlanmış Eserlere Erişiminin Kolaylaştırılmasına Dair Marakeş Anlaşması, 27.09.2021 tarihli ve 4509 sayılı ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile onaylanmış ve 29.07.2021 tarihli ve 31612 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

Anlaşma metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/09/20210928-1.pdf

Varlık Barışı Başvurusu İçin Son Başvuru Tarihi 31/12/2021

Yurt dışı ve yurt içinde bulunan bazı varlıkların (para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar) 31 Aralık 2021 tarihine kadar milli ekonomiye kazandırılması durumunda vergi alınmayacak ve vergi incelemesi yapılmayacaktır.

Detaylı bilgiye aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.bddk.org.tr/Duyuru/Detay/871

İsim Değişikliği Talebiyle Açılan Davanın Reddinin Özel Hayata Saygı Hakkını İhlal Etmesi

Anayasa Mahkemesi’nin 2019/42944 başvuru numaralı ve 17/6/2021 tarihli kararı, 22.09.2021 tarihli 31606 Sayılı Resmi Gazete’de Anayasa Mahkemesi Kararı yayınlanmıştır. Sair kararda, isim değişikliği talebi reddedilen trans bireyin, “özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği” yönünde hüküm kurulmuştur. Sair kararın ilgili bölümleri aşağıda yer almaktadır.

“42.Somut olayda başvurucu, isminin D. olarak tashih edilmesi talebiyle dava açmıştır. Başvurucu gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama sürecinde sosyal çevresinde isminin D. olarak bilindiğini ve bu ismi kullandığını, trans bir birey olduğunu, resmî kayıtlardaki ismiyle bilinen ismi arasında farklılık olması nedeniyle güçlüklerle karşılaştığını ve henüz cinsiyet değişikliği ameliyatı olmamasının isim tashihi için engel oluşturmadığını ileri sürmüştür.

43.Yargılamayı yürüten derece mahkemelerince verilen ret kararında 4271 sayılı Kanun’un 40. maddesine dayanılmış ve isim değişikliği için haklı nedenin bulunmadığı belirtilmiştir. Ayrıca başvurucunun bir kadın ismini almak istemesine rağmen henüz cinsiyet değişikliği ameliyatı olmadığı, bu durumun toplumda yanlış algıların oluşmasına ve başvurucu ile diğer kişiler yönünden bazı sıkıntılara neden olabileceği ifade edilmiştir.

45.4271 sayılı Kanun’un 27. maddesinde isim değişikliği davası açılabilmesi için haklı nedenlere dayanılması gerektiğinin hüküm altına alındığı ve cinsiyet değişikliği ameliyatı olunmasının bir şart olarak belirlenmediği hususlarının altı çizilmelidir. 

46.Somut olayda derece mahkemeleri, başvurucunun isim değişikliği talebinde bulunabilmesi için cinsiyet değişikliği ameliyatı olmasının zorunlu olduğunu kabul etmiştir. Derece mahkemelerinin dayandığı 4271 sayılı Kanun’un 40. maddesi, cinsiyet değişikliği talebinin kabulüne ve cinsiyet değişikliği ameliyatının gerçekleşmesinin akabinde kişisel durum sicilinde gerekli düzeltmenin yapılmasına ilişkin şartları düzenlemektedir. İsim değişikliği ile ilgisi bulunmayan bu kuralın uygulanması ve isim değişikliği talebinin reddine gerekçe yapılmasının bu konuda ilgili ve yeterli gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün görünmemektedir.

47.Ayrıca başvurucunun sosyal yaşantısına ilişkin olarak bilgiler verdiği ve isim değişikliğine ihtiyaç duyma nedenlerine ilişkin açıklamalarda bulunduğu, isminin D. olarak değiştirilmesini söz konusu açıklamaları doğrultusunda talep ettiği açıktır. Bu açıklamalara rağmen isim değişikliği için haklı nedenlerin oluşup oluşmadığı hususunda konuyla ilgili ve ikna edici gerekçelerin derece mahkemelerince ortaya konulamadığı görülmektedir.

51.Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”

Anayasa Mahkemesi Kararının tamamına aşağıdaki link üzerinden ulaşabilirsiniz.

https://kararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/BB/2019/42944

Sosyal Güvenlik Kurumu Tebligatlarında Elektronik Tebligat Dönemi

Sosyal Güvenlik Kurumunca Elektronik Ortamda Yapılacak Tebligata İlişkin Yönetmelik, 24 Eylül 2021 tarihli ve 31608 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.

Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi işvereni, “5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiyi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşları” olarak tanımlamaktadır. 5510 sayılı Kanunun sair hükümleri;

Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

….

c)Kamu idarelerinde;

1) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar,

sigortalı sayılırlar.”

şeklindedir.

Yönetmeliğin 6. ve 7. maddeleri uyarınca, işverenler Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden üç ay içinde, elektronik tebligat adresi almak için Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurmak zorundadırlar.

Yönetmelik metnine aşağıda yer alan link üzerinden erişebilirsiniz.

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/09/20210924-5.htm

Covid-19 Pozitif Olan Avukatın HMK 95-96 Uyarınca Eski Hale Getirme Talebi

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 95. maddesi;

“(1) Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hâkimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse, eski hâle getirme talebinde bulunabilir.

(2) Süresinde yapılamayan işlemle ulaşılmak istenen aynı sonuca, eski hâle getirme dışında, başka bir hukuki yoldan ulaşılabiliyorsa, eski hâle getirme talebinde bulunulamaz.”

hükmünü ihtiva etmektedir. Kanun’un 95. maddesi ise

“(1) Eski hâle getirme, işlemin süresinde yapılamamasına sebep olan engelin ortadan kalkmasından itibaren iki hafta içinde talep edilmelidir.

(2) İlk derece ve istinaf yargılamalarında, en geç nihai karar verilinceye kadar eski hâle getirme talebinde bulunmak mümkündür. Ancak, nihai karar bir tarafın yokluğunda verilmişse, tahkikat aşamasında kaçırılan süreler için kararın verilmesinden sonra da eski hâle getirme talebinde bulunulabilir.”

şeklindedir.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 2021/1151 E., 2021/1298 K. nolu ve 18/06/2021 tarihli kararında, Covid 19 pozitif olan ve daha sonra da raporlu olan avukatın, süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvuramamış olması nedeniyle HMK 95-96 uyarınca, ‘eski hale getirme’ talebinin kabul edilmesi gerektiğine karar verilmiş olup karar gerekçesinde;

Davalı-birleşen davada davacı vekilinin dilekçesine ekli 29/03/2021 tarihli Laboratuvar Sonuç Raporundan Covid-19 testinin pozitif çıktığı, Sağlık Bakanlığı e-nabız uygulaması çıktılarından 15/04/2021 tarihinde de Covid-19 testinin pozitif olmaya devam ettiği, aradaki sürede tedavisinin devam ettiği, 11/05/2021 tarihinde ülser rahatsızlığı nedeniyle 10 gün rapor verildiği anlaşılmıştır. 6100 Sayılı HMK 95-96 maddeleri gereğince elinde olmayan sebeplerle, vekilin süresinde istinaf başvurusunda bulunamadığı ve engelin ortadan kalkmasından itibaren iki haftalık süre içerisinde istinaf dilekçesi ibraz ettiği anlaşılmakla, istinaf süresinin kaçırılması nedeniyle eski hale getirme talebinin kabulüne karar verilmiştir.”

ifadesine yer verilmiştir. Yargıtay’ın bu hususa ilişkin bir içtihat birliği bulunmamaktadır. Karar metnine aşağıda yer alan pdf üzerinden erişebilirsiniz.

Yabancılar İçin Potansiyel Vergi Kimlik Numarası

Yabancı kimlik numarası bulunmayan yabancıların, Türkiye’de gerçekleştirecekleri resmi işlemler için “Yabancılar için Potansiyel Vergi Kimlik Numarası” almaları gerekmektedir. Türkiye’de bulunan noterler aracılığı ile vekaletname verilmesi halinde de bu numaranın alınması gerekmektedir.


Potansiyel vergi kimlik numarası, online başvuru ya da şahsen fiziki başvuru yoluyla temin edilebilmektedir.

Şahsen fiziki başvuru yapılması halinde; herhangi bir vergi dairesine pasaport aslı, pasaport kimlik bilgileri sayfasının fotokopisi ve vergi numarası talep dilekçesi ile birlikte başvurulması yeterlidir.

Online başvuru için aşağıda yer alan link üzerinden işlemler tamamlanabilmektedir.


https://ivd.gib.gov.tr/

Kısa Dönem İkamet Başvurusunda Harç Ödemeleri

Kısa dönem ikamet izni başvuruları https://e-ikamet.goc.gov.tr/ adresi üzerinden yapılmaktadır. Başvurunun tamalanmasının ardından, başvuru arayüzünde yer alan ‘ödeme yap’ seçeneği ile ödeme yapılabilmektedir. Ayrıca, ‘ödeme yap’ menüsü altında yer alan ‘tahakkuk numarası’ ile interaktif vergi dairesi üzerinden de ödemelerinizi gerçekleştirebilirsiniz.

İnteraktif Vergi Dairesi’nin https://ivd.gib.gov.tr/ internet adresinde yer alan ‘Harç ve Değerli Kağıt Bedeli Ödeme’ başlığının altında yer alan ‘Göç İdaresi İkamet İzin Tezkeresi Harcı Ödemesi’ seçeneğini seçerek ve daha önce başvuru esnasında oluşturulan tahakkuk numarasını kullanarak ile ödemelerinizi gerçekleştirebilirsiniz.